31 Mart 2009 Salı

İnsanız....


FUNDA ARAR SENDEN ÖĞRENDİM 2009 - The best video clips are here

sıkıntılarımız... gönül ilişkilerimiz... kötü günlerimiz... olmazlarımız ... boş vermelerimiz... en zor anlarımız... ayrılıklarımız... kayıplarımız... kısaca aslında hayatın seyrinde giden her aksilik yada öyle zannetmişliğimiz...
....
biz insanlar herhangi bir canlı değiliz...
ruh halimiz ...Ne önümüze atılan darı taneleri ile- tavuklar gibi- heycana boğulur ... ne de sıkıntılara tamamen boyun eğerek 'kader' diyip -dağların arasındaki alabalık çiftliğinin balıklar gibi- ölümü bekleriz(umarız)..
...
bizlerin ruh halleri yüzlerce grostonluk yük gemilerinin seyri gibi yavaş ama etkileyicidir....bir anda hızlanarak sevince boğulamayız(boğulmamalıyız)..... ya da acı frenler yemiş gibi an'ında durup yıkılmayız(yıkılmamalıyız)....

çünkü biz insanız....


30 Mart 2009 Pazartesi

Bir Dairenin İç Açıları Toplamı.....?!!

''İncelemek istediğimiz şeylerde , ne başkalarının düşündüğünü, ne de kendimizi sandığımızı değil açık ve apaçık olarak görebildiğimiz (sezgisini edinebildiğimizi) yahut da şüphesi bir dedüksyon ile çıkarabildiğimizi aramak lazımdır... çünkü ilim başkaca elde edilemez''
.
...demiş Descartes.... aynı şahsi muhterem ''düşünüyorum öyleyse varım'' diyen kişidir malümunuz.....
..şu üsteki şeyi okuyupda anlamaya çalıştım ..biraz anladım ile biraz anlamadım arasında gidip gelirken buraya yazdım kitaptan...
yazınca biraz daha anladım elbet....
bir deney yapacağız sizinle....
bu arada...
en saf ... en doğru ve aynı zamanda kolay olan ilimlerden biri geometriymiş,bu abimize göre.... banada mantıklı geldi ne yalan diyim....
..
pekiii
bugün burada bir dairenin iç açılar toplamını bulacağız
şu yukardaki fikirle... ne alaka demeyin.... dairenin iç açısı olurmu demeyin ..:)

bir geometri kuralı şöle der ...
'n' sayıda kenara sahip düzgün bir çokgenin iç açıları toplamı
(n-2)x 180'dir....
yani üçgen için bakarsak ....
(3-2)x180 =180 dir.......
dörtgen için bakarsak ..... (4-2)x180 =360 dır.... onbirgen için 1620..... 57'gen için 9900 derce ... diye uzar gider...:)

pekiii....!!! ....daire nedir...?

bidiğiniz gibi daire sonsuz sayıda bir çokgendir aslında...11'gen...45'gen... yada 123'gen den daha büyüktür.... değil midir?!!... öyledir elbet..... her noktacığı bir kenar ifade eder aslında ve noktacıklar o derece küçüktür ki oda sonsuz derece küçüktür....
ha işte... burdan yola çıkarsak... ve formülü uygularsak....
..
(sonsuz-2)x180....
sonsuz x180....
= ...SONSUZ'DUR.....


...bu yazıda tez ... tez-hipotez ve onun gibi bi takım şeyler de var ama bilemiyorum hangisi var hangisi yok .... sadece düşündüm ..böle gereksiz bir şeyi paylaşim istedim... aahanda ilim sana Descartes :P
...ne öğrendik... dairenin iç açıları toplamı SONSUZ'muş...

hayat ne tuhaf di mi Okur :)

29 Mart 2009 Pazar

Seçi'yorum'

Başlık çok iğrenç demi :).... hep yaparlar böyle kelimelerle oynarlar falan ....
söylü'yorum'... gülü'yorum'..... gibi gibi şeyler bende yapim istedim içimde kalmasın...
...
neyse...
ahanda buraya karalıyorum sevgili arkadaşlar....
bir seçim gününden daha sağ sağlim geçtik .. ben oy kullanamadım açıkcası ...
acaba ... kullanmadım mı deseydim bilemiyorum...... YSK beni bi yere yazmamış saolsun .... yazması için .... muhtara gidilecekmiş oy Avcılardan alınacakmış ..kendi mahallene nakledilecekmiş..gibi gibi şeyler.....vatandaş olarakbunları yapmaya yeltenecektim ki. ... ekranlarda siyasilerin bir birini yemesini izlerken ...
' üleennnn vatandaşlık görevide olsa vermiyecem '' diye dellendim .....
netice ortada ...:)...
ama sonuçlar geliyor yavaş yavaş ...vatana millete hayırlı olsun diyorum ...
son bir kaç seçimi akilbağli olarak izlediğim için daha tecrübeli bir seçim geçiririm sandım ama ... öyle olmadı valla...
ama ben seçim işini çözdüm ... bak millet hala anlamaya çalışıyor...
hiç telaşa gerek yok....

''seçen halk kendinin zihinsel tecellisi olan bir başkan seçer''
ahaaanda bu iş bu kadar .... bu cümle memleketin her noktası için ..her başkan için.. ister muhtar olsun... ister büyükşehir.... ister reisi cumhur olsun hepsini kapsar kanaatindeyim.... yani???

yani !!!
telaşa luzum yok sevgili arkadaşlar... neticede iyi yada kötü halkın istediği oluyor ...
sonuçları bi yana bırakırsak...
bide mürekkep vardı ...parmaklara damlatılan ... şimdi siz hatırlamassınız... bundan yıllar yıllar önce ... :P oy verirdin .bide işaretlerdi adamı....
yani okula gidipte ben oy vermedim diyemezdiniz...
illa ki parmak fırlar ortaya ... şahitlik yapardı...
kardeşim oy veriyorum ama.... gizli oy kullanmak diye bişi var... belki ben oyumu verdiğimide gizliyecem ...demi ama.!!!
neyse işte onu çözmüşler artık damlalıklar rafa kaldırmışlar ....
bide o mürekkep hindistandan gelirdi.... haberlerde söylerlerdi şu kadar paraya alıyoz diye ....
ben merak ediyom o mürekkep alınmadı ama ... parası nereye harcandı .... bilmek istiyorum.....
ve son olarak....

umarım bir birini yemekle enerjilerini tüketen bir siyasetide o mürekkepler gibi rafa kaldırırlar....
daha dürüst... daha yapıcı ... şu dün akşam 1-0 yenildiğimiz :(... muhasır medeniyetler seviyesine tez zamanda ulaşırız inşallah...
aaahanda 2009 yılı dileğim bu benim...
daha ne diyim....
..
Not... resim çok alakasız biliyorum ama.... uygun resim ararken... denk geldi.... beni seç! beni seç!!... der gibi bakıyordu ...dayanamadım (: ....

Ceronimooooooo.....!!!



Sevgili Fıkra Sever... yine zamanın behrinde yada daha eski.... (hmmm galiba diğer yazının etkisndeyin hala.... :)...)

beni mimlemişti... ama muhtelif sebeplerle ben bi türlü yazamadıydım... şimdilerde karalıyayım istedim üstüme borç gibi kaldı sanki...
...

konu paraşütten atlamaca....

konu ile ilgili değinmek istediklerim var ... bizim bir arkadaş vardı ...emre diye... hala var gerçi ..
efendim biz bunla üniversitede bahçede dolanırken ..... klübler masa falan atmışlar meydana bekleşiyorlar.... içlerinde birde havacılık klübü vardı ... o klüb masalarına da şaşmışımdır .... hiç gerçekçi gelmez bana... yani örneğin havacılık klübü masasının ardında oturuyosun diye ne kadar havacı olabilirsin ki ben 23 yaşındaysam sende en fazla o kadarsın yani.... tabi o kadarcık değil yaa neyse...

ne diyodum.... haa bu masanın önünde durup biz paraşütle atlama etkiliğine/organizasyonuna katılmaya yeltenmiştik..... ama gel gör bizim bi dolu çizim eşliğinde istenen sağlık etüdlerini yaptırmamız pek mümkün olmadı ..... bi diğer değişle.... tırt?!.... tabi bu sırada ...bazı duyumlar aldık

-- olum o paratüşler çok eskiymiş... bak bazen açılmıyormuş...:)

tamamen şehir efsanesi olan bu şeylere içimizden kulak asmak gelince Eskişehir'de kendimizi ...ceronimooooo!!!!! diye boşluğa bırakmakta hayalden öteye gidemedi.... bi daha hiç öyle bir şeye denk gelmeden ölüp gideriz diye düşünüyorum efendim.... hayalini bile kurmayı unutmuşum yani...
taki bu mim gelene kadar....:) sorular şöyle imiş...



1. Paraşütle atlamaya karar verdiniz ve ilk atlayışınızı yapmaya hazırlanıyorsunuz. Yerde sıranızı beklerken yukarıdan atlayanları seyrediyordunuz... Aklınızdan neler geçiyor?



aklı olan boş boş bakmaz..:) bi kere açılan paraşüt oranına bakarım kesin yani seçimlerde oluyo yaa..... hani arada kaynayan var mı falan diye... acaba kaç saniye de açılıyo ....uçakdan atlar atlamaz açıpda hava ile dolan paraşütle motora yapışmak istemem tabi... yada çok geç açııpta gökten üç elma düşmüş biri de ahaaa bu çocuk demesinler ....

nitekim ..kesinlikle teknik detaylara takarım kafayı eminim bu konuda...



2.Sıranız geldi ve uçak üç bin metreye yükselirken, siz de kendinizi hazırlıyorsunuz. Arkanıza hiç bakmadan önünüzde açılan kapıya geliyor ve aşağıya bakıyor ve kendinizi aşağıya bırakıyorsunuz. Aşağıya atlarken ne diye bağırıyorsunuz?




CEROOONİMOOO...... :) diye bağırırım.... aslında yüce google'a sorup tam olarak nedir bu kelimenin anlamı diye bakasım var ma hiç uğraşmıyacam.... böyle ecnebi isteklerim pek yoktur ama ...ne bilim içimden geliyo işte napim... çocuğun canı çekmiş diye baka bilirsiniz.. :)

ama bi durum daha var ....baktım paraşüt açılmıyo.... hemen toplumun %99 luk olan özüne dönerim ..
önce Fatiha sonra İhlas ...artık Allah ne versiyse .. üç bin metreyi düşene kadar okurum... o sırada kaç kere okursam o kadar bonus sevap alacağım için bu noktaya odaklanacağımdan eminim.... açılırsada işim zor gerçi ... üçbin metere bana otuz bin falan olur galiba... ne zaman aksilik çıkacak acep diye illaki bakar dururum iplere ...:D

3. Güvenli bir şekilde yere indiniz. Paraşütünüzü toplarken bi eğitmen size doğru geliyor ve size birşeyler söylüyor. Eğitmen ne söylüyor?

o bişey demeden evvel toprağı öperim kesin.....

sonra ...aynen şöyle der ......


----adamım...süperdin ...varya ..bilmem kaç yıllık eğitmenim böyle atlayış görmedim.... haftaya gel Türk Yıldızları Akrobasi Tim'inde sağ back olarak hemen başla...

-- ama ben sadece paraşütle atladım...

---- adamım işte o derece yeteneklisin.....düşün yani...


-- adamım mı....?!!.... siz günde kaç saat amerikan filmi izliyorsunuz....:P

:)

...

.

böle efendim bu hayali tekrar yaşattığı için Fıkra Sever'e teşekkür ediyorum ...

Böcük'e...

Biraz'a ve

Htc'ye paslıyorum....

28 Mart 2009 Cumartesi

Tarkan'dan dinliyoruz ... Dön Bebeğim...


dönmek......
tanımlarken ....zamanın behrindende beri diyesim geliyor....
evet evet ...taaaa o zamandır ..belkide daha eski bir zaman hani güneş ..dünya ve ayın yaratılışından beridir.... olan bişey ....

dönmek... döngü... döngüsel...dönemeç.. dönüş.. dön ... ve dahası ...

dönmek yaradılışın fiilidir...

..
herşey döner halde değil belki ama ... çok şey döner efendim....
günler bir biri üzerine döner....
yıllar ve mevsimler döner... su atmosfer koşullarında döner
medeniyetlerin doğuş ,yükseliş ve çöküşleri döngüseldir...
kişiler bir iyi kötü döngüsündedir...
elekronlar bile ne hadlerine ise dönerler....
muhterem büyüğümüz... Mevlana da döner...

Anneler bu yaşam döndügüsünde doğumun simgesi olarak karınları ve göğüsleri yuvarlak hatlara kavuşur ki, bu yuvarlaklıklar dönmekle eş anlamlıdır....
aşıklar terkeden sevgilisinin dönmesini bekler...
'dönüp geldiğinde beni burda bulacaksın'...dır
gün döner hesap döner... keser döner sap döner...
başımız döner....
girdap dönerek derinlere iner ...
'dönjceemm ben sana' diye bişey vardır...
alize rüzgarları atmosferde döner....
bileğimiz döner...
et bile 'döner'...
tavuk döner...
tilki dönüp dolaşıp illaki gelir...

dönme dolap vardır... döner... hatta çokca lunapark eğlencesi dönen şeylerden ibarettir....
çay karıştırılırken ..içinde küp şeker aşk ile döner ve erir...
kıl döner....
katilin gözü döner....
Dinde Allah aşkıyla kendini kaybetmeye 'raks etmek' denmiştir ...buda fiili olarak dönmektir..
bu sırada elektronlar hala döner...:)
kimyada giren madde çıkan maddeye eşittir... döngüsel denklemi geçerlidir...
CD yi takarız ,o bile ne hitmetse döner...
ampul döndürülerek takılır....
meyvelerin çoğu yuvarlartır ..düşürürsek döne döne uzaklaşması muhtemeldir...
arabanın tekeri döner...
okeye dönenler vardır ...

bumerank döner
batak oynarken el durmadan döner...
yaptığımız iyilik ve kötülükler döner dolaşır bizi bulur... ('de git ülenn' ..diyemessiniz...)
okyanus akıntıları birbiri üzerine dönerek hareket eder...
yazı tura atarsınızda bu seferde para döner...
fırıldak alırsınız o döner...
çarkıfelek hep döner...
birileri köşeyi döner olmadı... lotoyu tutturur...
fransa da elektronları çarpıştırmak için bilmem kaç kilometrelik tüp yaptılar ki o da belirli..eksende döner...
DNA sarmalı burkularak döner...
bakkal sokağın köşesini dönünce 50 m ilerdedir...

Nasrettin Hoca tepsiyi kulağından tutarak kendine dönderir...
belediye otobüsü bile bundan nasibini almıştır 'ring yapar'
akrep yelkovan büyük bi haltmış gibi döner...
çok şey yuvarlaktır ve dönmeyi çağrıştırır...

..
en önemlisi dünya yuvarlaktır döner efendim.... sonra ay ..diğer gezegenler... birbirinin etrafında ... bu sırada kendi etraflarında ...sonra topluca güneşin etrafında ....sonra güneşle birlikte haddiiiii hoppaaa ... diyip galakside durmadan dönerler.... kesin galakside uzayda Big-Bang merkezi etrafında dönüyordur ...
hayat bundan ibaret olacak kadar gerçek bir fiildir dönmek.... .. milyonlarca yıldan önce dünya belki hiç yokken bile olan bir fiildir bence ...
gariptir yani... bilinen bişeydir ama....
paylaşim istedim ..
neyse ....
şimdilik işim var ama sonra dönecem yine...
bu arada tüm bunlar olurken elektronlar hala döner....:)

21 Mart 2009 Cumartesi

Sıcak... Islak ... Tatlı......bir öpüşme için...


''çok sürmez giderim bende bu diyardan....sevsemde buraları yinede giderim galiba...
varya hayatta ölmeden önce yapmak istediğiniz .. bilmem kaç şey diye....

haaa işte... yine bi yerlerde bahçe mi ekip... tavuklarımdan yumurtalar alacağım günler yine gelecek... dalından kiraz yiyip... annem çorba yaptığını duyunca bahçeme inip limon koparacağım.... babam kırmızı turpun kırmızısının limonda dağılmasını seviyor diye en taze turbu koparacağım rengi için... güneşin kızıllığına hayran sabahlarım olacak... bahçede çalışmanın yorgun lezzetini duyacağım... kümesimde hiç kaz bakmamış olduğumu hatırlayıp artık kazda bakacağım.... onlara minik bir gölet planı çizeceğim... belki baharda koyunum doğum yapacak ve kuzusunu sevdiceğime atfedeceğim ... bir sıcak çay rahatlığındaki hayatım olacak..

sanırım ben dünyaya kazık çakamayacak kadar basit bir insan olacağım ..:S... ama bununla Allah'a şükredeceğim...'''


Not: herhangi bir ruh halinden .. yaptığım bir yorumdan ..alıntımdır......

20 Mart 2009 Cuma

MİMOZA ÇİÇEĞİM....


VOLKAN KONAK MİMOZA ÇİÇEGİ 2009 - For more funny movies, click here

Fakültelerin bi denesi....

evet efendim.... yolumun düşmüşlüğünü fırsat bilerek ömrü hayatımda gerçekten çokca sevdiğim ve hala ne zaman önünden, ardından geçsem kendini bana hayran bırakan okulceğizim fotoğraflarını paylaşmak istiyorum ... ... denk gelmişken bi tavaf edeyim... gideyim... çekeyim istedim efendim napim seviyorum fotoğraf çekmeyi de okulumuda ... nitekim onca zaman kahrımızı çekti ...ikinci adresimiz oldu...:)....
buyrun seyre...

uzatmadan kısa kısa değinelim.... ilk resim fakültenin önündeki meydan..... konserler ...etkinlikler hep burda olur(du) ...zira kampüste başka meydan yok :)... millet burda eğlenir sonra bizim fakülte tuvaletlerine kusarlardı.... malümmm içki tüm kötülüklerin anası.... bence aynı zamanda babasıda.... :S




..... bu resimde arkada yer alan bina bizim fakülte oluyor ... önümüzde uzanan yola temas eden gölet II. Abdülhamit den kalma yapay göletciklerden biridir... zamanında orda gemi maketi falanda yüzdürmüşlüğü vardır arkadaşların .... sonrada o maket Miniatürk'e gönderilmişti.... neyse....




bu da bizim yan tarafdaki köşklerden biri önceden hizmetli kesimi kalırmış sarayın..şimdide abidik bi takım birimler var :).... okurken ..çokca ahhh çekerdik... ülen şurda kalsak ne olur sanki diye ..... ne güzel yaşasaydık kampüsde diye... tüm milleti toplar sabahlardık proje.. yada maket yapar ..millet saat 7den sonra eve gitmez bize gelirdi diye... ..hem yol derdide olamazdı der dururduk ..
ama birisi hemen eklerdi... 'ülennn ..öyle bile olsa yine geç kalırdık :)''





en üst kat ... kütüphane kapalı idi ...açık olsa ordan bir boğaz manzarası olacaktı burda ama olsun.... buda idare eder..:) bu şeyde projeleri asmak için geliştirilmiş çok hoş bir detay ..lakin bizde yoktu ...tek tek bantlardık.... gerçi şimdi de öyle ama ...bunlarda var artık....


hocalarımı bulamadım bari ..yemek yiyim dedim... her zaman çok sevdim bizim yemekhaneyi... valla bak öle efendim.... 2.25 yatele ile karnızı doyurupda nasıl sevmezsiniz :)





bizim koridor ... kampüsden millet toplanırdı özellikle hiç kız arkadaşların olmadığı bölümlerde okuyan erkek arkadaşlar ... bu koridorda volta atarlardı :).... çok güzel cümleler duymuşluğumuz vardır.... eeee onlarda ne yapsın efendim.... bişey demiyorduk..... ama bi süre sonrada sanki namus davası gibi görürdük....
''üleennn gelip bacılara sulanıyolar :P...
bizde genelde proje asardık.... hocalara denk gelmeden sıvışmaya çalışdık falan bu koridorlarda.... bu koridorun anısı o denli çok ki.... hep durur merdivenin başında...
arkadaşlara şöyle derdim........
-- bu koridorda bişey var sanki biz duruyoz hocalar.... projeler ..maketler ... hepsi geçiyor... okulun nabzını tutar gibi yani...
gerçektende öyle olurdu eğer iki saat merdivenin başında durursanız tüm okul sirkülasyonuna aşina olursunuz ..herkesin sorusuna cevap verir hale gelebilirsiniz... :)...
-- falan hoca nerde..... bugün sınav varmıymış.... selim maket getirdi mi.... ayşeyi gördüm mü :).






yukardakilerde ... malüm maketler... bunlar soyut şeyler daha ziyade....daha neler neler var efendim.... anlatılamaz yaşanır diyim size.... ha bunları yaparsınız ...bide anlatırsınız.... ...şöyle düşündüm ..böyle düşündüm diye.... millete dinler ...:)
kimsede demez ki ...
-- hocam k.çım açık yatmışım ...sabah bi uyandım aklımda böyle soyut bi şey ..hemen yaptım...:)...
ben miii.....
aaaaa benim hiç öyle maketim olmadı :P..... ben hepsini uyanıkken saçmaladım.....şey yani soyutladım diyecektim :)

ve son resim efendim... :).... önceden hocalar rapido falan bişeylerle çizermiş....yanlız dikkat edin çizermiş dedim.... şimdilerde bizim bodrum katın hali ve kablolar şekil A da görüldüğü gibi.... artık herşey Autocad de ....
--bak sevgili öğrenci... önceden rapido diye bişey vardı elle çizermiş hocalarımız....
--aaaaa ne garip...?!.... eeee copy ..paste nasıl yaparlarmış öyleyse.... :)
..


böyle efendim.... işlerim çok olmasa daha anlatırdım da ...çok geç oldu.... yatcam...
sağlıcakla...

18 Mart 2009 Çarşamba

Çiziyorum Öyleyse Varım....

Bir projemiz var bir yıldır bitmedi yeminlen ...Belediye saolsun projelerimize bakmış ve çağırmışlar... şurası eksik burası eksikdiye ...
--ey vallah birader deyip gittik...

muhtelif yerlerini daksilleyip proje üzerinde revizyonlar yapıldı...
normalde olsa belki yeniden çıktı alırdık yaa.....
...amann boş ver!!!
demişliğimiz akabinde değiştirdik hemen ... zaten yeni çıktı alsan daha fena bir sürü imzayı yeniden taşıyamamız gerekirdi...
belediye binasında sabah 8.. akşam 5 .... proje daksille ... proje çiz ...akşam ettik efendim işte... 5 tane şu yeni tip şerit tipekslerden kullandık ama canımız saolsun.... hatta kırtasiyede bile bitti.... bu arada değişik markalarda kullandık ...en iyisi Niko diye bi marka....

haaaa kırtyasiyeye gitmeden önce para çekim dedim garanti , ATM si için 15 dakka yürüyüp .... 5 kişilik sıraya girdim ...önümdeki abla parayı çekene kadar ....öldüm kiiii ...tam o çıktı.... ATM '''geçici olarak hizmet dışıdır '' dedi.... :)
hayır bide geçici olarak diyor sanki.. sadece '' hizmet dışıdır'' dese ne olacak ki.... ben ATM ye bakıp
her halde komple sökecekler burdan..malumm ''geçici'' dememişler ....diyecek halim yok yaaa...:)
aman işte efendim kafamda hala aplikasyonlar..ölçüler ve kotlar var idare edelim...

resimdeki el benim elim elbet....:)
bi süre sonra kendimden geçip proje hesaplarını elimede yapmışım .... dört işlemler proje hesabı için... ama akşama doğru halet-i ruhiyemin kontrolden çıkması ile şekil A daki hale dönüştü... resmini çekeyim demeden önce boynu bükük laleyi eklemeyide uygun gördüm efendim...
....
dört işlemler...
SOS....
boynu bükük lale...
Belediyeye olan aşkımı ?! itirafım ve....
çaya verdiğim son 50 kuruşun ödeme çizelgesi.....
..
çiziyorum öyle varım demek istiyorum....
bide yarını var bu işin ...hayırlısı artık....

17 Mart 2009 Salı

Boynu Bükük Lale.....

toprak= ayna....
akis= gölge....
renkli= siyah beyaz.....
..
zahiri gölgeniz dimdikken.... rengarenk çiçekleriniz toprağa meyillidir.....
.....
neyse efendim başlamiyim......belkide hiç anlamını bilmediğim kelimelerden oluşan cümleler geliyor aklıma... hem biraz uzun hikaye... ama kısacası...
....
boynunuz hiç bükülmesi efendim.....


16 Mart 2009 Pazartesi

Bence Sen Artık Bendesin....


Cem Karaca- Herkes Gibisin - Click here for more amazing videos

Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin...

NAZIM HİKMET RAN...

bugün bu parçayı dinlerken... taa içerlerde üstü örtülen hiç gün yüzüne çıkartılmak istenmeyen belki hep var olan ama yinede saklanan o duyguları ve bastırılan ..özünde aslında hiç unutmayacak ama yinede 'herkes gibisin ' diye sevdiğini inkara yol açan bir şiir yazma dürtüsü...

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim
Kalbimde kalbine yok bile kinim
Bence artık sen de herkes gibisin.

NAZIM HİKMET RAN...

herkes gibi olan birine neden yazılsın ki... garip.... bu gözü yaşlı bir inkar olmalı bence... kısmet ve kader bazen farklı örer ağlarını... ne anlayan ..ne anlatan hiç demek istemdiklerini, bir yanlışlıkla ama asla geri alınamayan ve bu böylece şiirdeki gibi 'akisleri sönen' şeyin ses değilde ..daha geçmişte kalan bir ince sızı olduğunu görürüz...
gülmek vardır...
heyecan hep olacaktır...
mutluluk takiptedir...
ama yinede yanlızca hayvanların duyduğu o ince tiz sesler gibi....
insanın içindeki o akisleride yanlız kendileri duyar...
...
kalbimde kalbine yok bile kinim.... bence sen artık yanlızca benliğimdesin ...

15 Mart 2009 Pazar

Sezar'ın Hakkı Sezar'a

Adalet ve dahası üzerine düşünmüş olduğum bi anda.... yada kısaca vaktül zamanında-umarım böyle yazılıyordur- Nasreddin Hocayı düşünüyordum....düşünürken düşünürken.. bi soru geldi ilişti beynime...
Acaba Nasreddin Hoca'yı abartıp yücelttiğimiz yerler olmuş mudur diye...? tabi bunu düşünürken Hocamızı küçültme şeysinden ziyade millet mi abartıyo gibi bir duruma geldim
yaniiii ..... acaba ..? hani diyerekten içimden geçmişti.... :)

bi dostumla bunun geyiğini yapma fırsatı bile bulmuştum...
ve şu konu üzerine yoğunlaştık ..hani varya efendim... Hoca çarşıya gidiyor giderken çocuklar toplaşıyor düdük istiyor falan.. biri de çıkartıyor çocuklardan
--al Hocam bu parası banada düdük al diyi veriyor...
Hoca da malüm iyi niyetli zat-ı şahane... kırmıyor yavrucağı... alıyor parayı ve düdüğü getiriyor...
çocuklar toplanıp Hocanın yolunu kesince... Hocamız evladımıza düdüğünü uzatıyor...
diğerleri...???
Hocam ... Hocam ...bizim düdüklerimiz nerde diyorlar hepbir ağızdan...
.... ve Hoca sloganı patlatıyor...
-PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR.... :)
hemen beynimizde şimşekler çakıyor...veeeee perde kapanıyor...
herkes vaziyetin bilincinde evlere dağılınıyor :)...
..
şimdi klasik yöntem ve anlayış budur efendim....
haaa bişi demiyorum olabilir.... ama işte bende tam bu noktadan sonra olayın öncesini ve sonrasını hayal etme dürtüsü doğuyor ..perde kapanıyor dedik yaaaa.... hikaye şöle devam etmiş olabilir gibi duruyor bana...
..
Hoca düdüğü çıkartıp veriyor ....sloganı söylüyor ...PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR ....
..herkes sus pus şapkasını önüne koymuş düşünürken:) arkada boyu biraz daha kısa bi evladımız atılıp....
EEE HOCAM BENDE PARA VERMİŞTİM...??
????
(Hoca şaşkın şaşkın bakıyor...set karışıyor :P...çocuk bekliyor)
???
(herkes küçük çocuğa kaş göz yapıp susmasını tembihliyor ama çocuk cin gibi tabi ki.. çocuk bekliyor)
...
ve çocuk dayanamıyor HOCAM ...HOCAM YOKSA UNUTTUN MU.... ?... :S....
..
(dannnnnn!!!! veee ...aslında düdük iki çocuğa gelecekti gerçeği ile tarih sarsılıyor:)...)

evet efendim ne önemi var demeyin...ha bir ..ha iki demeyin... işte bizde arkadaşla bunları konuşmuştuk... daha bi dolu şey laflamıştık şimdi tam hatırlamıyorum...
neyse mesele o değil....yani böle olduysa... eee malum Hocamız....saygımız sonsuz, lakin yaşlılılık...şu gibi ...bu gibi..
muhtelif sebeplerle ..böle olmuş olabilir :)..

sonra hikaye devam eder ama çocuğun kanı yerde kalmıştır.... yönetmen Hoca'yı organize edememiştir... ve toplum bastırılmıştır.... Türk halkı aldatılmıştır belki... :)..
bilemiyoruz efendim bunları.... zira çocuk orda ''bende para vermiştim'' lafından önce hikaye biter.... bitirilir....
o çocuk kimdir... parası iade edilmiş midir... çocuk parayı veren düdüğü çalar lafı ile parayı verip düdüğü çalamamış olma manevi ezikliği antında kala kalmış mıdır...:P çocuk topluma kazandırılmış mıdır... Hoca bu ezikliği ile bir daha fıkra setlerine çıkmış mıdır....

yaniii.....

(ehemmm... öhemm...ühümm... ıvır zıvır kendi mesajını vermek istemektedir artık :).)
söylemek istediğim... herşey öylece bitmez ...bir konu yaşamda nasıl göründüğüyle değil ...daha ziyade önce ve sonrasıyla ele alınmalıdır ... ki daha iyi kavrayalım , yorumlayalım ve daha iyi düşünelim..
..
Nasreddin Hocamıza sevgiler ... saygılar.... kendisini rahmetle anıyoruz :))))...

(ne adam yavvvv ..düdüğü almayı unutmuş :P ilahi Hoca :P....)

13 Mart 2009 Cuma

Proje Keşfi Deyip Geçmeyin....


Malummm Cuma günündeyiz ....işi yerleri için ödeme günü.... ama bitsin artık şu telefonlar... öhhhh yani yoruldum sesden...

..aklıma takıldı yahu ...Türkçede de bu 'cuma' keliemesi büyük harf mi küçük harfle mi yazılırdı acaba bi öğrenemedim inanır mısınız...:) yani gün isimleri her daim büyük mü yoksa küçük müydü..yada hangisi ne zaman işler falan..
ilk okulda öğretmenimiz anlatmıştıda ... hatırlıyorum... ama hatırladığım şey bilginin kendisi değil o bilgiyle ne zaman tanışmış olmak :P.... gerçi Allah var sonradan da sık sık böyle şeyler tekrarladılar öğrenelim diye....
hatta ..
- bak ''de'' yi ayırman gerek haaaa!!!...
-burda da ''ki'' ayrı olmalı yoksa not kırarım
bilinciyle geçti hep türkçe dersleri bende sap gibi bunları ezberlemiştim... çünkü yazabilme kabiliyetimin ve daha ötesi beceriksizliğimin hep üstünü örtmeye çalışmakla geçti... yanımdaki arkadaş kompozisyondan 90 alırdı ...ben o rakama bi tekme koyar ve şansımda var ise '9'u ...'6' yapa bilirsem sevinirdim :)
60...üfff... iso 60 alacak olay valla benim için ..genelde 50 verirdi hocalar saolsun...
... ülennnn yanımdaki adamlara analitikden kopya verirdik .... bi Allah'ın kuluda kompozisyonda yardım etmezdi...
hmmm.. evet saçmaladım ..hehe... adam nasıl bi yardımda buluna bilir ki kompozisyon sınavında :).. bu konu uzun ve gıcık..halada bilmem komposizyon yazmayı...kelimeleri...valla bak sırf gıcığım diyeee blog açtım
belkide böyle bi eksikliğim
''yok ülen ....yok işte'' diye haykırmak için :)
ama yemezler tabi..... ben benim küçüküğünü bilirim.. iki lafı bi araya getiremezken ki halimi... özellikle kızlarla konuşurken hala öyle oluyo... o nedenle şantiyeleri daha çok seviyom belki ... sevdiklerimle bile konuşamıyom diye.açılamadım.. açılsamda beceremedim... p.k ettim :(..ama sevdim hep... :S
..
yavvv nasıl geldi buraya laf...... üffff....
..
uçsun gitsin bunlar ....hay Allah....
bugün cuma diye lafa başladım göya...
''bugün cuma efendim ..mübarek gün...ama bitsin ödeme telaşı ....bitsin artık telefonlar ... hakedişler...sözleşmeler ..yeterrrrrrr.... ''
diye bi feryat ile günü değerlendirecektim ....
öle işte ..yani bugün cuma ...yada Cuma ..bilemiyecem artık.... :)..
ama demin sevgili patronum....
-bak yalakalık diye değil haaa...valla patronlarım bi tanedir. şimdi gelse..
- iso senin çalışmanı beğenmiyom.... malüm kriz düşürüyorum ülenn maaşını......
dese...
her halde sadeece bu küresel krize laf ederim... bildiğin melek yavvv adamlar (iki kardeş)...
böle pamuk şekeri kıvamında.... valla resmen ezilioyrum adamcağızla konuşurken... :)....

amaaaa demin geldi ve .... iso bu teklifi salıya yetişdir dedi... .ben hafif bir dumur...
zira koca halkalı migros projesi... nasıl yetiş kii keşfi..... bide pazar var arada... gerçi önemli değil pazarada çalışırım ama bu hafta olmaz işim var...
işte bu buğran halinde belkide bugün geceleriz ofisde ....
aaaa ne diyecem...Volkan Konak abimzin yeni albümü çıkmış... süper bişi efendim... onu dinler artık beton kalıp. demir projelerini incelerim...
işte bu projelerin içine dalmadan önce bi blog yazısı karaliyim dedim...
..sözlerimi bitirirken... merkez stüdyolarından...
evet...
evet ... yönetmenim... beni uyarıyor.... Ahmet Bursa'da hazırmış... şimdi de kameralarımız.... Bursa'dan 55 trilyonu bölüşen... ballı Süleymana bağlanıyoruz.... :)...
(hakkat bu kadar para verilir mi yavvv :)...)
siz ona konuşurken ben işime bakim.... hadi bakim bi Migros kaba inşaat işi kaç para çıkacak bakim..... bu Bursalı arkadaşımız kaç migros yapacak kadar paraya sahip olmuş hep beraber zenginin malı ile çenemizi yormaya çalışalım... haberlerde oluyor yaa....
yılbaşı ikramiyesi le kaç araba ve kaç ev alına bilir saçmalığı :)
..
ayyy yeter... kapadım efemmmm... ve kaçtım :)

12 Mart 2009 Perşembe

Otobüs.....

bizim orda TEM üzerinde... gayri resmi bir otobüs durağı var .... hani varya otoyolda durmak ve duraklamak yasak olan TEM .... haaaa işte o....
orda bi tane durak var ...
gerçi günahını almiyim TEM değil tam olarak bağlantı yolu...
neyse o durağa her gün gider gelirim efendim... son günlerde bi değişiklik var .normalde yağmur çamur malüm... balçığın içinde yürüye yürüye gidiyoruz.... ben hiç gocunmuyom da millet buruş bir surata ayakalarını temizlerken görmek pek hoş olmuyo... ammaaaaaaaaaaaaa artık öle değil ..devir değişti...
niye ?...
seçim var :))...
artık bizimde durağa bağlantı yolumuz var .... hatta gördüm bordür falan koyuyorlar... muhtar mı belediye mi... büyükşehir mi bilmem... öyle siyasetle falan heç işim olmaz ama istiyorum ki her daim seçim olsun.. şöle yılda bir falan ... neyin kötüsü yani :))..
bi ara üşenmessem fotosunu çekecem... ahım var valla...:)
bide enteresan bişidir ki....
orda otobüs durur....
insanlar otobüs bekler...
oraya ulaşak diye yol/bordür bile döşerler....
ama... gelgör ki orası otobüs durağı değildir.... :P
İETT ye sorsan inkar eder durağını..... hiç bir hatta görünmez..
söylesen böye bişey .... duran otobüslere bile ceza kesilebilir yani... :)
heyyy gidi canım memleketim....

bu arada tüm otobüslerinin yukardaki resimdeki modelden olamasını istiyorum.... biri böyle bir söz verecek olursa hiç üşenmem.. en az yüz tane oy bulurum ona :).. kim olursa yeter ki insanlara değer verildiğini göreyim...

11 Mart 2009 Çarşamba

DENEY...

soru şöyle efendim.....
..
100 kişilik bir deney grubu televizyonun karşsına oturtuluyor ..ve ekrana çok kısa bir süreliğine/anlığına bir kedi köpek kovalamacası gösterilip ekran karartılıyor... deneklere ne gördüklerini sorduklarında ise bir köpeğin kediyi kovaladıklarını söylüyorlar.....
..
ancak gerçek ,bir kedinin köpeği kovaladığı bir film karesi gösterilmiş olmasıdır...:)
..
işte bazen gerçek dünyamız... 'zanlarımızla' şekilleniyor .... ve gerçeği görmek çok zor olabiliyor...
.
.
.
(sonradan eklenti)....
:)... gece yazıp yollamış olduğum bu garip yazıyı şimdi daha iyi hatırlıyorum.... insan piskolojisi ve kediler..köpekler hakkında düşünmüştüm biraz :)...
garip diyorum zira pek alakasız....
hahaaaa......hatta resim ne alaka hiç anlamadım.. ne yazdımda bu ilk çıktı bilmiyom valla....:)))...
ülenn... günde yarım saat soru çözüp sorularla alay ediyorum ... daha çalışsam ne olur acaba... sıyırırım her halde ...eeee çalışmayıda unutmuşuz nedelim.... zaten bi sonuca gideceğinide sanmıyom bu hazırlık şeysinin... neyse bakacaz...
yanlız bi şey daha fark ettim...soruyu okuyom çözüyom yaaa.... bi de soruya takılıyom... özellikle türkçe paragraf soruları oluyo işte...hani bu yukardaki gibileri.... otururup onun düşünüyom ..haaa..heee... :))...
leennnn ibiş çözdün geç demi soruyu.... :P.... bazen..
bazen valla itiraf ediyim ..adamların bu soruyu hangi piskoloji ile hazırladıklarını bile düşünüyom...çocuk piskolojisi, feminist duygular..politik mesajlar...dini yargılar.. kentleşme...anaaaaaa aaa ..
arıyom tarıyom valla....:)..
hey Allah'ım ...sen nelere Kadirsin........ :)
sen aklımı koru.....
hadi ..şimdilik ..çalışma vaktidir.... bi sürü iş var :S...

10 Mart 2009 Salı

Kayıplarımız....


herşeyin ardarda yıkılması olabilir... hani domino taşları gibi.. ama biz daha ziyade memleket olarak okey taşlarını tercih ederiz... işte öyle bi anda yıkımaya başlarlar durdurmak hem imkansız hem gereksizdir... seyrine dalarsınız yarım yamalak bitirdiğiniz o şeyi
tamamlamadan yıkılırsa geriye dönüşü de çok zordur ..bir daha elimizi bile sürmeyiz hatta ...
ve kaybedilip yeniden kazanılan şeyler gibi yeniden yapmak belki aynı tadıvermeyecektir...
küçükken oynadığımız toplara diken vb şeyler batınca hemen çamur veya sabun ile o ince küçük kılcal deliği kapatma teleşına düşerdik... ama geçici çözümler olduğunu daha iyi anlıyorum
yani herşey yıkılmaya başladıysa hayatımızda ... o okey taşları gibi bazen yanlızca seyre dala biliriz... ya da o top gibi ..hani patlamışda hiç patlamamış gibi davrandığımız ...telaşla top inmeden oyunu bitirme çabamız olabiliyor.....

ve doğanın kuralları... fizik..kimya... bize hiç deymeden adeta... bizi nasıl etkileyeceği düşünmeden ... müdahelesini yapıp gidiyor...
telaşemiz sonuçsuz kalmaya mecburdur...
ve kaybettiklerimiz...o şeyler.... o kadar çok şey sıralana bilir ki...
düşen bozuk paralarımız.... yüzüğümüz...bilgisayarda bir klasör yada daha acıları... eşlerimiz.. babalarımız... sevgililerimiz olabilir... nalet kurallarca hepsi 'kayıp' başlığı altına sıkıştırılsada ... öyle olmadığını daha iyi anlamalı ve tekrarlamalıyız...
bir insanın istediği gibi olamamak... birinin istediğiniz gibi olamaması... tepki ve sevinçlerin aynı paydada bulunanamaması. ...

ve aslında en sevdiğim sayı gurubları olan ve sonsuz sayıda asal olan sayılar gibi....
5-7 gibi.... 7-12 gibi.... 84-97 gibi... 1039-1529 gibi her daim aralarında asal olan ...sanki 'asil' gibi duran... ama bu asilliğin bilmişliğin ızdırap veren bir hale gelmesi...ve birbirerinin ortak bölenleri yok olduğu için ... sadece kendi kendilerini anlaya bilen ve bişey ifade edebilen ...ortak bir payda bilincinin çok garip yeni ve yabancı sayılar oluşması, mesela 7-12 için 84 gibi ve bunun hemen akabinde hiçde bilmediğin bu şeyler yerine.
6-12 yada 24 - 96 gibi bişeyle daha çok OBEB yapmak istemen ..ama öyle sandığın birilerinin... yada kendinin öyle olmadığını yine aynı ızdırapla fark etmen...
.
yani eminken o kadar 24 lüğünden .... 96 diğeri iken ... bi sabah senin durduk yere 23 gibi uyanman saçmalığı yada diğerinin 97 ye dönüşmesi bir dolunaylı gecede... ve bunları hiç anlamadan öylece baka kalman ..bu sırada...
hayatındaki sevdiklerinin... paylaştıklarının ..piskolojinin...ve diğer belki herşeyin erezyona uğrar gibi... değer verdiklerinin kayıp gitmesi... boşluk bilinci... ve dahası ile ''kendi hayatının'' aslında o kadarda kendine ait olmadığı görmen ... hep yarım kalmış bir tablo gibi .... genel hatları bitsede ... minik kıl bir fırça ile günlerce tualin önünde dans eden bir ressamın esas gerekli olan şey olduğunu anlaman ...
...
..
.

masadaki hesap makinemin pili bitiyor... sadece masa lambamın altında ışıkdan enerji toplarken kullana biliyorum... 0.9 kalem ucum bittiyor.... üç gün içinde evdeki ve ofisdeki bilgisayarım ikisi birden çöktü... değer verdiklerimin gözünde değersiz olduğumu ..onların gözüyle de onlara değer vermemiş olduğum hislerini görüyorum.... sınavlarıma hazırlanamıyorum... kitap okuyamıyorum....
.
belkide bunları hakediyorum....

5 Mart 2009 Perşembe

Restorasyon....

biraz değişik iyidir... hani ofisde sabahdan akaşama kadar oturunca ... minik bi kıvılcım bile farklı gelmeye başlıyor artık...
patronlar iki gündür yoktu ... adanada konferansa gittiler ..bugün geldiler ...
bir iş vardı ..haydiiii !!!!!! bir tekklifi hazırladık ...
beton fiyatı ... demir ...tuğla ...derken hazırladık bişeyler ama yalan yanlış...... :) isooo koş yetiştir dediler... teklifi
speedy gonzales kıvaklığında hareketle yolara düştüm.... sevinmedim değil yani ...doğru istiklal caddesine ,ofis ve tadilat görecek bina orda çünkü... aslında garip bir bina o hep gördüğünüz veya arasından geçtiğiniz istiklal caddesindeki çoğu bina ..
yok yok düşündümde çoğu değil, hepsi kurul gereği koruma altında olan binalar... ya 1. derece ..ya 2. derece korumaya tabi.. nadirende 3. derecedir...
farkı nedir efendim bunların derseniz ... şöyle aydınlatim ...
1. derece ise ...hiç bişey yapamazsınız ile ... boya badana .... yapmaya izniniz var arası bişeydir... ama mesela seramik değiştirecem derseniz yaptırmazlar ..kim görecek demeyin ..görürlerse , duyarlarsa işiniz daha zor ...
2. derece ise... dış cepheyi değiştirmemek kaydıyla tüm yapı içi yıkılıp tekrar yapıla bilir ... bu nasıl olur arkadaşım diyenlere çokça teknik anlatmadan şöle diyim
...oluyor artık herşey :)
içini yıkıyorsunuz ... dışını ise koruyorsunuz... zaten bizim teklif verdiğimiz yapıda böyle bir yapı... cadde üzerrinde ve zor bir yapı aslında ...bu cephe korumaya en bilindik örnek çırağan sarayı ve ...kanal D de çıkan şeffaf oda programının yapıldığı bina örnek verile bilir ... aşağı tarafdaki resim dersem herkes anlıyacaktır ... aslen bir yalıdır kendisi
..
veee
3. derece var bide ... o çok komik bi şeydir benim için... lakin kurul şöyle der... bu yapı özeldir... tüm ölçüleri aynı olmak kaydı ile yıkıp aynısını tekrar yapa bilirsin derler...:)

sistem bu üç halde şöyle işler... 3. derce yıkılır kısmi minik değişikliklerle yeniden yapılır ...
2. derece cephesi korunur ve içi yıkılır artık ne olursa yapılır...
1. derece de ateşe verilir :(...
neyse ben bunlardan bahsetmiyecektim... hep laf uzuyo taa nerelere
işte dosyayı verdim efendim... sonra yukarı çıkarken ... görme engelli bir amcaya denk geldim... ayıptır söylemesi... hemen yanına koştum...
- nereye gidecekseniz götüreyim ...dedim..
aslında o kadar duyarlı bi insanmışım imajı vermek istemiyorum ama ... özellikle görme engelli insanlara dikkat ederim... .... neyse amca ile konuşmaya başladık ki.. amcam benden iyi görüyo gibi anlatıyo hayatı :)... çok sevindim buna ....
nasıl bi iş yapıyor tam anlamadım ama ... iplik satıcısı galiba...
-nereye gittin de geliyorsun ..abicim diyorum...
-sorma iplik istemiştim .. bi ton koyusunu yollamışlar müşteriyede ayıp oldu dedi...
bi an şaka yapıyo sandım...nasıl çözdün diyesim geldi... ama gayet ciddi idi... anlatıyor ...maşallah hiç öyle bıkkınlık veya mutsuzluk tınısı yoktu sesinde... genel olarak hayat pahalılığı hakkında biraz dert yandı ama o kadarı herkesede var demi ama :)..
neticede sevindim ... farklı bir sohbetti ... ve düşündüm.. hayatımızda dert yanan insanları düşündüm ..
hatta ben kendim bile dertlerimden .....dert yanmış olmakdan utandım bi an...
eve geldim... biraz erkence... mailler.. şu bu.... burdayız efendim işte..
herkese selamlar...

3 Mart 2009 Salı

Kumbaram....


... her nesilin ortak duyguları vardır... yani 60 lı nesiller durupda ...
biz çocukken ..... meyve bahçesine dalardık.... yada brezilya milli takımı kupaları hep alırdı... yada ne bileyim işte bakkala gidip çikolata almakla ilgili anıları anlatırda bizde kendimizden bişeyler mutlak buluruz ...
bu arada konumuz değilde ...bu brezilya hep iyi oynamıştır hani yani.... ehemmm...
biliyorumm... tamam.. blogcular futboldan nefret ediyor... Haydins 'in anketide bunu gösteriyor... bu konuyu hızla geçiyorum :)..
konumuz kumbaralar aslında ... ben kumbaralara oldum olsası hep sevmişimdir... pazardan metal kumbaralar alırdık örneğin... çok dandik metal ve sallayınca paraların oluşturduğu çok yüksek düzeyde ses çıkartır milleti deli ederdik :).. kağıt parayı attığımız deliken çıkartmak için çokca uğraşır... metal ağzı açılırken içeriye metal çapakalar bıraktığı için yırtardık :)
üstünde .goofy...şirinler... varyemez amcanın ..vs resmi falan olurdu.... yani kumbara diyip geçmeyin gönderme yapardı ...varyemez amcaya benzeyin ..paranızı saklayın zengin olun gibisinden...
gerçi biz abimle hiç zengin olacak kadar paramızı bitiktirmedik...
anam-babam alırdı kumbarayı ...biz kumbarayı patlatırdık ..3-4 hafta sonra... abim kanıma girerdi ... benim hiç suçum yok...:) ben tutumlu biri oldum hep... gerçi en yakınlarımdan beni savurgan bulanlarda varya...neyse :)
babam ....banka şantiye şefliği yaptı yıllarca ben küçükkken , bize bankaların promosyon amaçlı kumbaralarını getirirdi.... hatta birisi oyuncak tır şeklinde bir kumbara idi ...kumbara olan kısmı tırın dorsesiydi tabiki.... şifreli idi... galiba vakıfbank...yada iş bankasınındı..
neyse bu böyle giden bi kumbara sevdası idi işte... ama bakardım çevreme kimse sevmezdi kumbarayı... çizgi filmlerde de o salak domuzcuk kumbaraları olurdu hep... sonra onları kırarak açarlardı ... bizde dini bir terminoloji engeli gereği elbet böyle kumbaralar olmadı hiç... zaten bende pek sevmem o hayvanı....neysem...
kafama takılırdı ... niye kırarlar diye... anladım ki... o kumbaraların açacak kilitleri yok.. ve tek kalıplık porselen ...yani arkadaş parayı istiyosan kıracaksın onu....:)
tabi geri beslemesi var bu işin... yani içinden alacağın para çok olsun ki kırdığına deysin demi ama...
bizde neden bu kültürün o kadarda olmadığı sonradan öğrendim kendi kendime .... hep ama hep bi canavarla büyüdük biz.... Enflasyon canavarı... ben çokca kumbaraya para atıpda ...taaa ne zaman açtığımda artık tedavülden kalkan para hatırlıyoum yahu... :)
mesela 5 kuruşu düşünün... atıyosunuz ... 8 ay sonra para piyasadan çekiliyor... gerçi çok nadirdir paranın o kadar durmuş olması kumbarda yaa!!...
eee bu durmda hangi çocuk.... anne-baba bana kumbara al derki.... yada neden biriktirir... zaten para eriyor durmadan ...:P...
ama ben hep babamın kumbara getirmesini zevkle beklerdim... saolsun o da buldukça kapar gelirdi....
kısacası bu ülkenin insnaları ortak çocukluk paydasında kumbarayı teğet geçmişlerdir... hayat koşulları kardeş napak ...diye bilrsiniz... ki haklısınız...
ama artık biraz olsun enflasyon biraz olsun dizginlendi... ve garanti bankası bu bilinçle kumbara promosyonu yaptı.... :).... garanti kullanıcısı olarak hiç kaçırmadım... ofisde masamın üstündeduruyor.... geçmişime bir gönderme ... ...ama güzel bi şey... nerden nereye.... umarım bi sabah tüm paramın %20-30 unu kaybetedecek kadar paramız değer kaybetmez ......
eeee umarım... :)

2 Mart 2009 Pazartesi

ETME.....

Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme...Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun, etme

Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için...Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun, etme

Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi...Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme

Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan...Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun ,etme

Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize....O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme

Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı...Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer...Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme

İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil...Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme

Mevlana Celaleddin Rumi