24 Temmuz 2010 Cumartesi

Yorgan....

Bizim deyzeoğlu evleniyor... annemin görevi bir teyze olarak kardeşinin düğününüe fiziksel katkıda bulunmak tabiki.
bu annem kişisi... sanırım yıllardır onlarca kişiyi evlendirmiş durumda. bundan geri duracak değil elbette. birincil görevi ise ceviz hazırlamak. dün itibariyle memlekete gidip bir dolu el işi getirmiş. içlerinden birisi el işi sırıtılmış bir yorgan. yorgana verilen para ile yatak dahil hatta bazası dahil tam techizatlı bir oda takımı alabilirsiniz gibi geldi bana.

peki soru şu... anneler neden hala böyle şeyler yapıyor. tam bir cevabı yok tabiki. çünkü onlar anne diyip geçilesi bi cevap.
çok övdü yorganı, banada yaptıracağı konusunda sözler bile verdi. gereksiz olduğu konusunda bir nafile çabaya bile tutuştum sabah sabah, ama... ıhh ıhh!!

Ülke iç ekonomisine doğrudan katkıda bulunacak annelerin özlemini çekiyorum :)

Ankara'da Olmak

Devletle iç içe olarak; kanunları, binaları, kurumları harflerle ifade etmek demektir.

15 Temmuz 2010 Perşembe

Bakanlık Önü


Artık gri olmasın diye renklendirilmiş Ankaradaki resmi binalar. Bir bakanlığın arazisine/bahçesine girmenin o kadar kolay olmadığı bir gün.

Sünger gibi bir emip, bir bırakıyorum hayatı, iğrenç olan ise bu değil. Sünger için iğrenç olan; aynı suyu devir daim etmek... kusmak ve içmek...
kırmızılar sinmiş elime, kan gibi...

Memleketimin sorunları için belkide tam da şu an... bir siyasi olmalıydım, daha güçlü.
(İçişleri Bakanlığı, batı kapısında beklerken)

14 Temmuz 2010 Çarşamba

kadeh


Şarap kadehinin, enteresan, garip bir erotik yanı olduğunu düşünüyorum nedense?

saçmalık bu...
ankaradayım...
evet hava yine sıcak... ama seminer gördüğünüz yer 2. bodrum katında olmasının avantajlı..
en güzelide kızılayın orta yerinde olması otelinizin...
devletin imkanlarını neredeyse hiç kullanmadım hayatımda... belediyede çalışmaya başladığım şu yeni dönemde mobilyalarımı ve bilgisayarımı bile kendim aldım... burda üniversitedeki aldığım harç kredisini ayrı tutmak isterdim ama devlet onu zaten geri aldı bile :)... şu anda belediyeler birliğinin bu derece yüksek düzeyde ve m asraflı bir eğitimini almamı süpriz gibi görüyorum nedense...

bazen dışardan destek görülebilir demek ki...
***
bi kaç güzel daha var ankara da ...
kızılayda nargile güzel...
kuzenler güzel...
dostlarla aynı şehirde olmak güzel...

9 Temmuz 2010 Cuma

böyle kocaman falan hemde.

yani yazacak pek bişey yok gibi blog ama sırf iş olsun diye yazayım artık dedim...
valla... bak öyle...
yani herşeyi yaşıyor insanda, kimisi daha iyi anlata biliyor, maklüm...

facebook u açtım mesela demin... aylardır kapalıydı, dondurmuştum (yada ben öyle hatırlıyorum) son iletim bilir ne zaman... face'in boş bişey olduğu konusunda çokca elle tutulur konu başlıklarım var; ama hiç girmeyeceğim... lakin değinmeden edemeyeceğim şu ki... 'dürt' diye bir bölüm var , gerçek hayatta hiç bir karşılığı yok sanki... aslında yavan bir 'meraba' gibi bişey desekte öyle değil...
kelime olarakta çok itici...
neyse, dünyadan bi haber kalmama adına face'min biraz açık kalması konusunda kendime salıkveriyorum...
*
bu arada dünyadan haberler... finalin adı ispanya-hollanda... 'biz yokuz kim oynarsa oynasın'' diyip diyip çeyrek final ve yarı final maçlarını takip etmeye çalışan ben.. kendimle düşdüğüm bu ikilemden dolayı ayrıca gıcık oldum kendime...
**
bi de seminr var haftaya ankarada... toplam 12 gün ve bu, işimden 12 gün ayrı kalmam demek olsada öyle olmuyor.
niye?
çünkü belediye de adam az olunca her iş bize bakıyor... sanırım hafta içi bi kaç gün kaçıp kaçıp geleceğim çiftehan'a... ha bi de hafta sonları gelirim gibi... bekle beni tren koltuklarında uyandığım sabahlar
***
aaa! laf lafı açıyor... blog senle konuşsak olur gibi belki... belkide eski performansımı bilem yakalaya bilirim...
müfettiş geldi belediyeye hemde 12 seneden sonra.. :)
evet .evet .... beni buldu müfettiş
ama anlattığım şeylerden etkilendi ve hiç memurluk geçmişim olmadığı için beni azat etti galiba... teftiş, mulakat tadında geçti... toplam 15 dakika falan :)
biraz saçma ama asıl hedef yanlış insanı yakalamak olduğu için zaten benle işi yok...
''çiftehan şöyle iyi olacak.. böyle güzel şeyler yapacaz'' diyince saolsun anlayış gösterdi ... 'zaten sende yeni gelmişin geçmişle ilgili ne sora bilirim ki' diyince...olay bitti...

bide pazar günü piknik yapıyoz ... bakim nasıl geçedcek.....
..
ha bi de 100 kiloyu geçiyom diye beni paraşüt kursuna almadı talas belediyesi :)....
lann, herkes 100 kiloyu geçebilir yani... bu bi hastalık değil ki beni dışlıyonuz...
de mi ama...
böyle işte blog... hayat acayip bi şekilde ilerliyor...

hayat boş zaten blog... sen tabi kodlardan falan oluşunca olaya teknik baka bilirsin ama öyle değil yani... insan için hedef belli...
iyi ye..
iyi şeyler gör...
iyi insanlar olsun çevrende...
iyi düşün...
iyi olanı hep ara bul ve hayatını onlarla donat ... gerisi kolay...
çobanda olsan en kaliteli yaşayan sen olursun
valla bak...

hayatın sırrı değilsede.. bu böyle...
seviyorum seni blog...
böyle kocaman falan hemde...

eklenti: okuldaki iki derside verdim blog... hiç tebrik etmiyon...ayıp valla....
bekle beni yeni dönem