14 Şubat 2010 Pazar

sevgiliyi kusmak...

başlık 'sevgiliyi kusmak'... yani sevgiyi kusmak, sevgiliye kusmak vb.. bişi değil... bi diğer değişle yanlış yazmadım.

aslında bu yazı daha önceden beri aklımda olan bişeydi, belkide yazmışımdır bi zaman... bakıpta 14 şubata gelmiş gibi görünsende, öyle değil.

sevgi, herşey gibi tüketilen, sindirilen, harcanan ve ya tırtıklanan birşeydir. bu, tüm diğer insani ilişkiler için geçerlidir (arkadaşlık, aile ilişkişleri,ortaklık vb)...
haa... sevgi emektir, sevgi şudur, budur gibi şeyler çok geçerlide olsa, sevginin tüketildiğini de bir gerçektir.

siz sevgiyi tüketirken o midenizin (zihninizin) bir yerlerinde durmadan depolanır. ama burda, bir küçük çocuğun dondurma yeme telaşındaki durum söz konusudur. o şeyin size dokunup dokunmayacağınızı idrak edemezsiniz (bu örneği kesin vermiştim ya, nerde bilmiyorum). o yediğiniz, midenize indirdiğiniz sevgi(li); ya sindirilerek vücudunuzun bir parçası olur ya da yediğiniz gibi kusarsınız. bu noktada, sevgi için, normal boşaltım sistemleri geçerli değildir. işte sevgiliyi hazmetmek o kadar önemlidir ki... yani onun hatalarını, söylemlerini, isteklerini vb... herşeyi katlanabilir olduğu sürece, sevgili midenizde durmaya devam eder.

bu noktada başka bir şey daha devreye girer, o da; doku uyumudur.
siz ne kadar sabrederseniz edin, ne kadar tahamül ederseniz edin, ne kadar isterseniz isteyin... eğer dokunu uyumu gibi bir şey yok ise...
sevgiliyi er ya da geç kusarsınız :)
bunun için üşütmüş olmanızı, hasta olmanızı, bir şeyin dokunmuş olabileceğini falan sebep göstermeyin, dürüst olun... size dokunan sevgilinizdir.

bu kadar...

Hiç yorum yok: