27 Aralık 2009 Pazar

Aşı olmak ile Aşık olmak arasındaki ilişki....


genel bir gözlem ile, ikisinde bir çok yönden bir birine benzediğine dair kanaatim tamamlanmış durumda.
şöyle ki ; aşı olmakla, vücuda enjekte edilen somut bir sıvıdan bahsederken, aşık olmakla da vücuda dahil olan tamamen soyut bir değer vardır. ama bakmayın soyut falan dediğime, sana yapışır adeta ve sahiplenirsin bir süre sonra.
yani böyle yazınca konuya giredim gibi ama; valla! çok benziyorlar bir birlerine...

aşı olunca örneğin.. istem dışı vücud ateşlenir ve ya bir iki gün kısmi kırgınlık ve halsizlik gözlenir ya hani!... aşık oluncada aynı şey olur hemen hemen; titreme, korku, panik, mutluluk, heyecan vb. gibi kontrol dışı tepkiler... sebebi; iki durumda da bize ait olmayan ve tamamen yabancı bir şeyin bedene dahil olması sırasındaki tepki verme gereğinden ileri gelir. yani UYUŞMAZLIK.

tabiki şimdi siz, aşık olma durumundaki soyut akışkanlığın daha acı verici olduğunu savuna bilirsiniz... ama idaa ediyorum, ikiside aynı derecede ızdıraplıdır aslında. bu noktada aşının gerçekte, onlarca deney ve aşamada incelenerek son kullanıcıya ulaştığını unutmayalım. oysa o aşıyı piyasaya sürmeden önce, ilk deneylerde kim bilir kaç fare sizlere ömür oldu:) ... işte aşık olma sırasındaki tepkimelerin daha ızdıraplı olmasının sebebi; ilk kez ve deneme yapılmaksızın doğrudan denekte/insanda kullanılıyor olmasıdır.
bu öyle bir deneydir ki.... bazen öldürür.... bazen süründürür.... bazen şifalar verir... bazen bilemem ne hal!...
yani, aşının genelde işe yarıyor olması, daha önceki denemelerde tehlikeli kısımların süzülmesi ile alakalıdır. ona rağmen vücud yinede tepki verir...
aşı yeri kızarır...
kaşınır...
ağrır....
***
ve sonra...
ikisininde izi kalır.
inanmıyor musun?... aç kolu arkadaş!... ve bak... şimdi ben değil, sen say ilkokuldaki, orta okuldaki ve ya diğer vurunduğun aşıları gör tek tek. bir mühür gibi, dövme gibi duruyor de mi?... sonra kalbini aç ve bak, aşık olduğun kızlara/erkeklere...
hepsi durur. ilkokul, ortaokul, ergenlik... velhasıl hepsi.
***
hmmm....başka....
buldum!....
ilk aşımızda, bebekken ve ya ilkokuldayken, ağlamışlığımız vardır... sonra büyürken, aşkın aynı şeyi yaptırdığına çok şahit olmuşsunuzdur.

***
ikisininde bünyeye öğretisi vardır. vücudun aşı ile öğrendikleri onu hastalıklardan korurken, aşık olunduktan sonra bu duyguya bağışıklık kazanıp aylar-yıllar boyunca karşı cinse tepkisizleştiğimiz görülür. bu noktada sevmek denilen şeyin virüs gibi değişerek yeniden benliğimizi harekete geçirmesi çok uzun zaman alabilir. zaten aşıyıda ne için vunursanız vurunun, eğer mikrobun/virusün yapısı değişirse, hiç aşı olmamış gibi olursunuz, ama bu değişimde zaman alır...
yani; dünya koşullarında grip virüsünün yıldan yıla değişerek daha önce vurunduğunuz grip aşılarını boşa çıkartması, bir nevi yeniden aşık olmaya hazırsınız demek olacaktır. bu noktada bu iki kavram kısmen çekişir. birisi (aşı virüsü) dış dünyaya bağlı değişirken, diğeri (yeniden aşık olabilme) iç bünyeye bağlı bir değişkendir.
...
...
...
valla... sanki daha vardı da... unuttum gibi...
ama gayet ortak yanları var bence...

bu örneği çok kişiye vermişliğim vardır. aklımdayken toparlayıp, yazim dedim :)...