12 Şubat 2010 Cuma

Ankara'da bir gün....


-çok uzak olmayan bir yoldan, radara yakalanmamak için 90 ile 100 arası bir ortalama tercih edilir. kayseri üzerinden olması ise yeni başlangıçların devamı anlamını taşır...
-ankara'ya gelinir..
-ostime işiniz düşer... uzaktır... aslında içindedir, ama bilmemezlik gelir bulur sizi ve emek ile ostim arasını doğru gitmenize karşın, tedirginsinizdir. google map e yine de şükredersiniz.
- ertesi sabah için program yapılır... internetten telefonlar ve haritalar incelenir. ilk durak emek'e yakın olan iç işleri bakanlığıdır. kuzeninizin ev arkadaşı, iç işleri ile dış işlerini karıştırır ve sabah değerli olan bir saatinizi boşa harcarsınız.... ve iç işleri yapılan sabah yoklamasında kızılayda olduğu ortaya çıkar :)

- istanbul değildir ankara.... istanbul doğu batı yönünde tem ve e-5 kavramları ile ilerlerken, ankara bulvarlar ve kavşaklar şehridir. bir yere gitmenin envai çeşit yolunu bulabilrsiniz. EGO kartı vardır ve çok yerde satılır....
- gidilen kurumların hepsi, 'gri bir resmiyet' havası barındırmasada siz öyle sanırsınız.. çay ısmarlanırken bile, her hangi bir kanunun her hangi bir bendine gönderme yapılacak zannedersiniz... her yerde imzaya hazır sümenler vardır.
- iller bankasıdır sonra ki durak, önce Opera'ya ... ordan Dışkapı'ya gidersiniz... belediyeniz için dosyalar arar... dosyalar sorarsınız ve şanslısınızdır ki, iyi insanlara rastlarsınız... resmiyet yanlızca dildedir bazen... gerisi hoş sohbet....

-Cuma'ya gidilir...

-iller bankası önünde alemdağ, ziraat mahallesi muhtarlığını görünür... birden donar zaman... bir türlü bu iki kelime grubunu bir yere oturtamazsınız. birden çantanızdan not defterinizi çıkartır. 6 ay önceki notlar bulunur ve anlarsınız :)... muhtarlığın adresinin bir kenarına sokak ismi iliştirseniz bir adres çıkacaktır.. yani bir dosta yakınsınızdır... bir cep telefonu numarası tuşlama, belki bir bardak çay ısmarlama telaşına düşersiniz... ama azar işitmek vardır, tırsarsınız :)... kimseyi bağlamayacak bir geleceğe ertelenir bu faliyet ......... hem, daha bir sürü iş vardır... karşıdaki çıkmaz sokağa bakar, yürürsünüz...

-projecilerle görüşmek için iyi yerdir Kızılay... ama illa randevu şarttır elbet... ve olmaz...

-kızılay'dasınızdır, ahmet abi aranır, başbakanlık'ta, sohbet edilir... yemek yenilir... siyaset konuşulur... eee ankara'dasınızdır ve siyasetsiz yemek olmaz elbet...

-Başka bir projeci ile 17.00 ye randevulaşır... ve TCDD genel müdürlüğünde bir başka abimiz ziyarete gidilmeye çalışılır... bu sırada onlarca kez otobüs durağı ve adres sorulur... çok şükür burası ankaradır ve tarif kolaydır. yinede bol bol yürünür...

- TCDD li abimiz, yurt dışındadır... dönülür...

- 17.00 de proje konuşulur... dünyanız değişir.... bu sırada iller bankasına gitmek gereklidir ama iyi haber telefon ile gelir...

- güneş batar...

-Eve gitmeden önce güven park'ta çiçekçilere uğranır, kuzen ve ev arkadaşı için çiçek alınır... milli kütüphane'nin önünden emek 75. sokağa kadar uzun uzun yürünür...

artık yorunulmuştur...

-Eve gelinir... çiçekler kızlara verilir... biri nergiz sever, diğeri papatya...

mutlu edilir... mutlu olunur...

1 yorum:

Travis dedi ki...

hele bugünde..