10 Ekim 2009 Cumartesi

GİDERKEN...

İstanbul'da geçirdiğim son günlerim, yani en azından şu son zamanlar için.
Bugün dostlarla buluştuk... İstiklal'den yukarıya çıkarken öylece, hayatımın son on yılını ve tabi ki en değerli on yılını düşündüm. sadece yıllar değil geçip giden bloger, hayatın ta kendisi.

Bir yandan evde eşyalarımı topluyorum; diğer yandan yepyeni bir başlangıca yelken açıyorum.
Küçücük bir kasabaya gitmenin biraz korku dolu hüznü var üzerinde. Sanki kaçıp gelecek gibi hissetsem de, bu benim için bir fırsat havası var şimdi.

Var mısın yok musun da tekliften sonraki durum gibi halim, hiçde izlemem o garip yarışmayı. Tüm yayın hayatı boyunca topla 10 saati bulmamıştır; belkide 7 hatta 5, bilmiyorum. işte Hamdi denen şahsı muhterem bir şeyler sunmuş bana, bende öyle aptallaşmışta bir seçeneği seçmişim gibi. Birazdan tercih ettiğim kutu kalacak elimde.
Bir yerimde patlamasından tırsarak bakıyorum tercihime.

Bizim oralar, yani toroslar, Akdenizde bir Çukurova yaylası.

Şu anda ... tam da şu anda artık yeni oyun başlasın, yeni hayatıma biri 'perde' desin istiyorum ve o perde kapanana kadar çok güzel bir oyun arzuluyorum. Allah her şeyi bilirken, bazen bir parça bilgi sızdırmak istiyorum.

Gelecek...
nasıl bir gelecek acaba...
gittim blog... şimdilik bu kadar...

Hiç yorum yok: