24 Ekim 2009 Cumartesi

Çapa/Çaba

çoktur bilgisayarda çizim yapmıyormuşum, bunu anladım son günlerde. bir mimar olarak çizmek, tasarlamak hele ki bilgisayar destekli modelleme ve dahası... hepsine o kadar uzak kalmışım ki.
yorulmuş muyum yoksa bıkmış mıyım ya da artık 'bizden geçmiş' havası mıdır bu, bilmiyorum.
autocad in siyah ekranından sıkıldığımı andım bir kez daha.
gerçi bu sıkılma huyu genel bir huy, her şeye ve ya herkese olur.

bence, insan bir çapa gibi bişeyi sürülüyor peşinde. biz hayatın yollarında öyle yada böyle yol alırken gerimizdeki o çapa, takılıyor bir yerlere. sonra hiç farkında olmaksızın -çapa ipinin uzun olmasından ötürü- yerimizde dönmeye başlıyoruz. bir pergel gibi...
o çapa nedir dersek....
büyüdükçe boynumuza asılan görevler, istekler, başarma dürtürsü, kaybetme korkusu vs vs .... oysa çocukken yoktur bunların hiç birisi... öylece koşup oynerken dert etmeyiz bunları...

evet, çizim diyordum... konu dağıldı ...
bir yere çapam takılmış... dönüp duruyorum sanki...
yoo yooo... mutsuzluk değil bu dediğim aslında... mesela bir göl kenarında hapsolsa insan, mutsuz olur mu?... onun gibi her döngüde mutsuzluk demek değildir. bazen iyi bile sayılır, algıyı artırır.

ama dönmek bir garip bişeydir... bakmayın dünya dönüyor...
o, onun işidir.... insan ise yürümek için uzun bacaklara sahip; yani yol almak için tasarlanmış....
tek sorun şu; nereye ve ne zamana değin!?....

Hiç yorum yok: