21 Nisan 2009 Salı

Benim Çocuk Yoksunluğum.....


Biraz ve Fıkra Severler mimlemişti beni... hani bizi anlatan ..bizden bişeyler olsun diye yapılan bu mimlerden belki bu konu zor geldi diyedir yazamamıştım ...eeee olur o kadar dedik ..yazarız dedik... ve işte zamanı gelmiş bugün...
sorular aşağıdaki gibi ama ben bir tek şeyden bahsedeceğim...






1. Çocukken ............... kaçırdım.
2. Çocukken ............... yoksundum.
3. Çocukken ............... yaralanmış olabilirim.
4. Çocukken ............... olmayı hayal ederdim.
5. Çocukken ............... isterdim.
6. Evimizde asla yeterli .......... olmadı.
7. Çocukken daha fazla ........... ihtiyaç duyardım.
8. Bir daha asla .......... göremeyeceğim için üzgünüm.
9. Yıllar boyunca ......... merak ettim.
10. ............. kaybımdan dolayı hep kendimi suçladım.

..
şahsen kayıp bir çocukluğum olmadı...bahçemle kümesim arasına sıkışan çok ilginç hobilerim vardı.... ve size bu konu da yemin edebilirim ki.... hayatta en mutlu insanlardan biri toprakla haşır neşir olan insandır...belki bu işin tamamlayıcısı olan çobanlık hakkında da ara ara düşünürüm kısacası 'tesadüfen' bilinçli tüketilmiş yıllar diye bilirim çocukluğum için.. güzel insan alacak kadar güzel çocukluğum olup olmadığımı bilmiyorum yine de ...bunu 'diğerleri' bilebilir ancak.....

böyle dedim. çünkü insan kendine en yabancı olduğu zamanlardan geçiyor bazen... aynaya bakıyorda gördüğünü bile tanıyamıyor..:)... komik aslında... hemde çok komik... şimdi aklıma geldi.... erkeklere özgü müdür bilmem ama hiç aynaya bakmadığım günlerim oluyor ... hep olan bişey midir acaba ...bayanlar hariç, onlar hep bakıyordur sanırım... yine alakasız olacak ama aynaya bakınca hep şükrederim... ''Allah'ım dışımı güzel yarattığın gibi içimide güzelleştir''.... çok yakışıklı olduğumdan değil bu şükrüm fotojenikte sayılmam belki.... bu bir dua sadece .... işe yarıyor mu onuda bilmiyorum.....çünkü sizi bir dolu seven varken, birileri hiç haz etmemiş olabiliyorlar.... :S
ne diyorduk hmmm....
haa evet... mim....
yukarda kalınlaştırdığım...'yoksundum' ve 'isterdim' kelimeleri var hayatımda...herkes de vardır elbet...
ama ondan önce yine bişeylerden bahsedeceğim...anne-babamdan ...
onlar ki benim gerçek dostlarımdandır... özellikle annem benim için çok özeldir... hiç konuşmadan bir odada otururken adeta onun ne düşündüğünü hissederim :)... o da benim ne düşündüğümü kat kat hisettiğine eminim ki ...moralim bozuk olunca asla aynı mekanı paylaşmam.... içimi okur diye korkarım adeta..... garip bir histir..
sonra babam..!! benim bire bir benzediğim fizikselliği yanı sıra giderek ruhsal olarak ona benzemekteyim ve biraz zeki, biraz kafam çalışıyorsa..bu özelliğimi de ondan almış olmalıyım.....
işte bu insanlar ki elbet beni...ve diğer iki kardeşimi birşeylerden yoksun büyütmek istemediler... belki Anadolu'nun bir yerlerinden gurbetçi geldikleri memleketlerinde çocuklarına herşeyi vermek istediler... ama aslında onların da hep yoksun oldukları ve bu yoksunluğu hiç fark edemedikleri zamanlardan geçtiler....hiç üzerine düşünemedikleri zamanlardan....
Onlar okuyamadılar...ama biz elimize karnelerimizi alıp evin yolunu tutardık da!!.....
Tam bu sırada, bir yerlerde okumuş... bir yerlerde mühendis yada öğretmen olmuş anne ve babaların çocukları evlerine 'teşekkür' götürüp anne-babalarının neden 'takdir' değil sözlerine muhatap olduklarını bilridik ...
Oysa annem ve babam abimin kardenesine bakıp....

-- aaa !! bak Meriç... bizim büyük bu sefer bi tane zayıf getirmiş...:)... bir zayıfla okulu zaten geçiriyorlar biliyorsun..
-- afferin benim aslan oğluma
dediği.....günler gördüm...:) hemde tüm samimiyetleri ile....
babam şantiye şefliği yaptığ yıllarda ..mühendislik gerektiren sorunları çözdüğünü bir mimar olarak daha yeni anlıyorum..... ve tüm bunları yazarken.... bunu iliklerime kadarda adeta sindiriyorum....
Annemin... tüm köyün yedi ceddini bilmesine hayret ediyorum....... tüm insanların bir birleri ile olan ilişkileri bilerek tüm konuya hakim olmasını ..insanların içlerini okumasını garipsiyorum....
konuşurken çevresindekilerin onun cümlelerine saygıyla kulak kabarttıklarınıda görüyorum.. hatta bu huyu ile Osmanlı zamanında yaşasaydı devrişme olarak Saraylı görevlerine bile verilecek kıvrak zekaya sahip olduğu da biliyorum... ki bu yönüyle ben onun yarısı ..hata çeyreği bile değilken....

ben yoksundum efendim... ama bu yoksunluğum kendim için söyliye bileceğim şeyler değil....
onlar ki tüm hayal ve arzularını çocuklarının omzuna devretmiş herhangi binlerce anne-babadan biriler... ben elimi kolumu sallaya sallaya şehir şehir gezerken... yeni insanlar tanırken... yeni tatlar... yeni lezzetler keşfederken... onlara küçük hediyeler getire bilirsem...çektiğim fotoğraflara bakıp benim oğlum buraları görmüş diye sevinen yüzler altında ...biraz ücra köylerde yaşamışlığın yoksunluğunu görüyorum....


ve ben artık kazandığım her lirayı onlara harcamaya bu yoksunluklarını hissettirmemek için ...ki aslında böyle de bir yoksunluk diye bişey asla yok... bu sadece benim hüsnü kuruntum... onlarla daha çok şey yapmak ve daha iyi yaşatmaya daha çok arzuluyum....hani insan yaşlandıkça çocuklaşırderler yaa...sanki onlar büyürken 23 Nisan onların hakkıdır diyesim geliyor... ki bu Yaratıcı'nın sevgisinden geldiğinide biliyorum...
Bugün sadece kendimizi düşünerek yaşarsak ..gelecekde bize bişey vermiyecektir... hadi bugün sevgilinizin gittiğine üzülün.... aldattığına... yokluğuna... ve ya umursamazlığına... yada işinizi sevmediğinize... başka şehre taşınacağınıza... hepsini düşünün.... ama bu yaptğınızın sahip olduğunuz şeyler üzerindeki tasarruflar olduğunu görceksiniz... ya onlara hiç sahip olmayanlar... ve bugün 23 Nisan'a yaklaşırken geleceğin anneleri babaları biraz daha okuya bilsin diye...... sadece biraz kitap.... onlar da bişeylerden yoksun olmasınlar diye, okuyabilsinler diye ..gönderilmiş bir kaç kitap.... ve Şebnem Soysal'a teşekkür ediyorum.. buna vesile olduğu için...

ve bahsettiğim şey........ okur-yazar olmak değil belki ama ...benim çocuk yoksunluğum..benim çocukluğumdan daha eski olan .....mühendis kadar zeki saydığım babamın.... filozof edasındaki 'düşünür' annemin...çocukken okullarına devam edememiş olmalarıdır...
işte ben, bu devamlılığı isterdim...:S

2 yorum:

Anonymous dedi ki...

Anne ve babanızı tebrik etmek gerek.. abinize karşı takındıkları tutum ne güzel. Anne ve baba davranışlarının biz bireylerin kişlikliklerinde ve davranışlarında çok büyük etkisi var. O sebeple onlara çok iş düşüyor..Umarım hepimiz iyi ebeveynler oluruz.

ıvır zıvır... dedi ki...

Adsız.....
tüm anne ve babalara çok iş düşüyor gerçekten... umarım hepimiz iyi ebeveynler olabiliriz ...